قوله
تعالى
والزانية لا
ينكحها إلا
زان أو مشرك
268- "Zina Eden
Erkek, Ancak Zina Eden veya Putperest Bir Kadınla Evlenebilir. .. " (Nur
3)
أنا عمرو بن
علي نا
المعتمر بن
سلمان عن أبيه
عن الحضرمي عن
القاسم بن
محمد عن عبد
الله بن عمرو
قال كانت
امرأة يقال
لها أم مهزول
وكانت بجياد
وكانت تسافح
فأراد رجل من
أصحاب النبي
صلى الله عليه
وسلم أن
يتزوجها
فأنزل الله عز
وجل { والزانية
لا ينكحها إلا
زان أو مشرك
وحرم ذلك على
المؤمنين }
[-: 11295 :-] Abdullah b. Amr der ki:
Ümmü MehzOI isminde bir kadın vardı. Bu kadın Ciyad denilen yerde fuhuş
yapıyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından bir adam bu
kadınla evlenmek isteyince: "Zina eden erkek, ancak zina eden veya
putperest bir kadınla evlenebilir. Zina eden kadınla daı ancak zina eden veya
putperest olan bir erkek evlenebilir. Bu, müminlere yasak edilmiştir"
ayeti nazil oldu.
Tuhfe: 8912
Diğer tahric: Hakim
(2/ 1993); Beyhaki (7/ 153); Ahmed, Müsned(6480).
قوله
تعالى إن
الذين جاؤوا
بالإفك عصبة
منكم
269-
"(Peygamber'in Eşi Hakkında) O Yalanı Uyduranlar içinizden Bir GÜruhtur.
.. " (Nur 11)
[ 11360 ]
أنا محمد بن
عبد الأعلى نا
محمد بن ثور
عن معمر عن
محمد بن مسلم
بن شهاب
الزهري قال
أخبره عروة بن
الزبير وسعيد
بن المسيب
وعلقمة بن وقاص
وعبيد الله بن
عبد الله بن
عتبة عن حديث
عائشة زوج النبي
صلى الله عليه
وسلم حين قال
لها أهل الإفك
ما قالوا
فبرأها الله
وكلهم حدثني
بطائفة من
حديثها
وبعضهم كان
أوعى لحديثها
من بعض وأثبت
له اقتصاصا
وقد وعيت من
كل واحد منهم
الحديث الذي
حدثني به وبعض
حديثهم يصدق
بعضه بعضا
زعموا أن
عائشة زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم قالت كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم إذا أراد
سفرا أقرع بين
نسائه فأيتهن
خرج سهمها خرج
بها معه قالت
عائشة فأقرع
بيننا في غزوة
غزاها فخرج
فيها سهمي
فخرجت مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بعدما أنزل
الحجاب فأنا
أحمل في هودجي
وأنزل فيه
فسرنا حتى إذا
فرغ رسول الله
صلى الله عليه
وسلم من غزوته
تلك وقفل
ودنونا من
المدينة أذن
ليلة بالرحيل
فمشيت حتى
جاوزت الجيش
فلما قضيت
شأني أقبلت
إلى الرحل
فلمست صدري
فإذا عقد لي
من جزع أظفار
قد انقطع
فرجعت
فالتمست عقدي
فحبسني ابتغاؤه
وأقبل الرهط
الذين كانوا
يرحلون لي
وحملوه على
بعيري الذي
كنت أركبه وهم
يحسبون أني فيه
وكان النساء
إذ ذاك خفافا
لم يهبلهن ولم
يغشهن اللحم
إنما يأكلن
العلقتين من
الطعام فلم يستنكر
القوم ثقل
الهودج حين
رفعوه ورحلوه
وكنت جارية
حديثة السن
فبعثوا الجمل
وساروا فوجدت
عقدي بعدما
استمر الجيش
فجئت منازلهم وليس
بها داع ولا
مجيب فيممت
منزلي الذي
كنت فيه وظننت
أن القوم
سيفقدوني
فيرجعون
فبينا أنا
جالسة في
منزلي إذ
غلبتني عيني
فنمت حتى أصبحت
وكان صفوان بن
المعطل من
وراء الجيش
فأدلج فأصبح
عند منزلي
فرأى سواد
إنسان نائما فأتاني
فعرفني حين
رآني وكان
يراني قبل أن
يضرب علينا
الحجاب
فاستيقظت
باسترجاعه
حين عرفني
فخمرت وجهي
بجلبابي
والله ما
كلمني كلمة ولا
سمعت منه كلمة
غير استرجاعه
حين أناخ راحلته
فوطئ على يدها
فركبتها
وانطلق يقود
بي الراحلة
حتى أتينا
الجيش بعدما
نزلوا موغرين
في نحو
الظهيرة فهلك
من هلك في
شأني وكان
الذي تولى
كبره عبد الله
بن أبي بن
سلول فقدمت
المدينة
فاشتكيت شهرا
والناس
يفيضون في قول
أهل الإفك ولا
أشعر بشيء من
ذلك وهو
يريبني في
وجعي أني لا
أعرف من رسول
الله صلى الله
عليه وسلم اللطف
الذي كنت أرى
حين أشتكي
إنما يدخل علي
فيسلم فيقول
كيف تيكم فذلك
الذي يريبني ولا
أشعر بالشر
حتى خرجت
بعدما نقهت
فخرجت معي أم
مسطح قبل
المناصع وهو
متبرزنا ولا
نخرج إلا ليلا
إلى ليل وذلك
قبل أن تتخذ
الكنف قريبا من
بيوتنا
وأمرنا أمر
العرب الأول
في التبرز قبل
الغائط وكنا
نتأذى بالكنف
أن نتخذها عند
بيوتنا
فانطلقت أنا
وأم مسطح وهي
بنت أبي رهم
بن عبد المطلب
بن عبد مناف
وأمها بنت صخر
بن عامر خالة
أبي بكر
الصديق
وابنها مسطح
بن أثاثة بن
عباد بن
المطلب
فأقبلت أنا
وابنة أبي رهم
قبل بيتي حين
فرغنا من
شأننا فعثرت
أم مسطح في
مرطها فقالت
تعس مسطح فقلت
لها بئس ما
قلت تسبين
رجلا قد شهد
بدرا فقالت يا
هنتاه ألم
تسمعي ما قال
قلت وما قال
فأخبرتني بقول
أهل الإفك
فازددت مرضا
إلى مرضي فلما
رجعت إلى بيتي
ودخل علي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
وقال كيف تيكم
قلت أتأذن لي
أن آتي أبوي قال
نعم وأنا أريد
حينئذ أن
أتيقن الخبر
من عندهما
فأذن لي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فجئت لأبوي
فقلت لأمي أي
هنتاه ما
يتحدث الناس
قالت أي بنية
هوني عليك
فوالله لقل ما
كانت امرأة قط
وضيئة عند رجل
يحبها لها
ضرائر إلا
كثرن عليها
فقلت سبحان
الله أو قد
تحدث الناس
بهذا وبلغ
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قالت نعم
فبكيت تلك
الليلة حتى
أصبحت لا يرقأ
لي دمع ولا
أكتحل بنوم
حتى ظن أبواي
ان البكاء
سيفلق كبدي
فدعا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم علي
بن أبي طالب
وأسامة بن زيد
حين استلبث
الوحي
يستشيرهما في
فراق أهله
فأما أسامة
فأشار على
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
بالذي يعلم من
براءة أهله
والذي يعلم في
نفسه من الود
فقال يا رسول
الله أهلك ولا
نعلم إلا خيرا
وأما علي بن
أبي طالب فقال
يا رسول الله
لم يضيق الله
عليك النساء
والنساء
سواها كثير
وإن تسأل
الجارية
تصدقك يعني
بريرة فدعا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بريرة فقال
هل رأيت من
شيء يربيك من
عائشة قالت
بريرة والذي
بعثك بالحق إن
رأيت عليها
أمرا أغمضه عليها
أكثر من أنها
حديثة السن
تنام عن عجين
أهلها فتأتي
الداجن
فتأكله فقام
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم خطيبا
فحمد الله
وأثنى عليه بما
هو أهله ثم
قال أما بعد
فمن يعذرني ممن
قد بلغني أذاه
في أهلي يعني
عبد الله بن
أبي بن سلول
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم وهو
على المنبر
أيضا يا معشر
المسلمين من
يعذرني ممن قد
بلغني أذاه في
أهلي يعني عبد
الله بن أبي
بن سلول
فوالله ما
علمت على أهلي
إلا خيرا وما
كان يدخل على
أهلي إلا معي
فقام سعد بن
معاذ
الأنصاري
فقال أعذرك
منه يا رسول
الله إن كان
من الأوس
ضربنا عنقه
وإن كان من إخواننا
من الخزرج
أمرتنا
ففعلنا أمرك
فقال سعد بن
عبادة وهو سيد
الخزرج وكان
رجلا صالحا ولكن
احتملته
الحمية فقال
أي سعد بن
معاذ لعمر الله
لا تقتله ولا
تقدر على قتله
فقام أسيد بن
حضير وهو بن
عم سعد بن
معاذ فقال
لسعد بن عبادة
كذبت لعمر
الله لنقتلنه
فإنك منافق تجادل
عن المنافقين
فثار الحيان
الأوس والخزرج
حتى هموا أن
يقتتلوا
ورسول الله
صلى الله عليه
وسلم قائم على
المنير فلم
يزل رسول الله
صلى الله عليه
وسلم يخفضهم
حتى سكتوا ثم أتاني
النبي صلى
الله عليه
وسلم وأنا في
بيت أبوي
فبينا هو جالس
وأنا أبكي
فاستأذنت علي
امرأة من
الأنصار وساق
الحديث
[-: 11296 :-] Zührl, bir gruptan
aktarıyor: iftira edenler, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hanımı
Hz. Aişe hakkında diyeceklerini dedikleri zaman Allah, Hz. Aişe'yi temize
çıkardı. Bu hadisi rivayet edenlerin hepsi de bu olaydan bir kısım da olsa
anlattılar. Bunların bazıları olayı diğerlerinden daha iyi biliyorlardı. Bu
kişilerin rivayeti daha da sağlam idi. Bu ravilerin Hz. Aişe hakkında
anlattıklarını anladım. Bazılarının anlattıkları birbirini doğruluyordu. Hz.
Aişe'nin şöyle dediğini söylediler:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir sefere çıkacağı zaman hanımları arasında kura çekerdi ve
hanımlarından kim çıkarsa beraberinde onu götürürdü. Yine bir gazveye gideceği
zaman aramızda kura çekti ve kurada ben çıkınca kendisi ile sefere çıktım. Bu
sefer, hicab ayeti indirildikten sonra idi. Ben hevdecimin içinde taşınıyor ve
indiriliyordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gazvesini bitirdi ve
geri döndük. Geriye dönerken Medine'ye yaklaşınca (istirahat için
konaklamıştık) gece vakti Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola çıkmak
için emir verdi. Emir verdiği zaman kalkıp yürüdüm, hatta ordunun önüne geçtim.
ihtiyaç giderdikten sonra eşyalarımın yanına geldim. Göğsüme dokundum ve Yemen
boneuğundan yapılmış gerdanlığımın kopup düştüğünü görünce geri döndüm ve
gerdanlığı aramaya başladım. Onun kaybolması beni orada tutmuştu. Beni
havdecimle taşıyanlar hevdeci deveye yükleyip gitmişlerdi. Beni de hevdecin
içinde sanıyorlardı. Kadınlar o zaman etsiz, cılız ve hafif idiler. Yemek
yedikleri zaman çok az yerlerdi. Bl1f1dan dolayı hevdeci yükledikleri zaman
hafifliğini önemsememişlerdi. Ben de küçük yaşta biri idim. Onlar deveyi
kaldırıp gitmişlerdi. Ben de gerdanlığımı bulmuştum, ama orduda bu ara
gitmişti. Onların yerlerine geldiğimde onlardan ne çağıran, ne de cevap veren
vardı. Bunun üzerine ben de yokluğumu hissederler ve geri dönerler zannı ile
olduğum yerde kaldım. Ben oturduğum yerde iken uyku ma yenildim ve sabaha kadar
uyudum. Safvan b. el-Muattal ordunun arkasında geliyorlardı. O benim bulunduğum
yerde sabahladı ve bir insan karartısı gördü. Beni örtünme emrinden önce
gördüğü için orada da görünce tanıdı. Beni tanıdıktan sonra onun "inna
lillahi ve inna ileyhi raciCın" demesi ile uyandım ve örtümle yüzümü
kapadım. Valiahi bir kelime bile konuşmadı ve ondan "inna lillahi ve inna
i1eyhi raciCın" demesinden başka hiç bir şey duymadım. O devesini getirip
çöktürdü ön ayağına bastı ve ben de öylece bindim. O da hayvanı sürmeye
başladı. Öğle vakti orduya yetiştiğimizde onlar konaklamışlardı. işte o sırada
iftira edenler helak oldular. iftira edenlerin en başta geleni Abdullah b. Ubey
b. SelCıI idi.
Medine'ye geldiğimiz
zaman ben bir ay boyunca hasta kaldım. insanlar bu iftira olayı hakkında
çeşitli şeyler söylüyorlardı, fakat benim bundan haberim yoktu. Eskiden
rahatsızlandığım zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den gördüğüm
yumuşaklığı şimdi görmediği m için şüpheye düşmüştüm. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanıma girip selam veriyor ve: "Nasılsın?" deyip
geri gidiyordu. Bu da beni şüphelendiriyordu. Ancak bir kötülük hissetmiyordum.
iyileşmek üzere iken, Ümmü Mistah ile beraber Menasi' tarafına dışarı çıktım.
Orası bizim abdest bozacak yerimiz idi. Oraya ancak geceden geceye çıkardık. Bu
olay, tuvaletierin evlerimizin yakınına getirilmesinden önce idi. Durumumuz
eski Arapların durumu gibiydi. Tuvaletierin evlerimizin yakınına getirilmesi
bize eziyet geliyordu. Ben ve Ümmü Mistah ihtiyacımızı giderdikten sonra evimin
karşısına geldik. Ümmü Mistah'ın babası, Ebu Ruhm b. Abdilmuttalib b.
Abdimenaf, annesi ise Ebu Bekr'in teyzesi Sahr b. Amir'in kızı idi. Oğlu Mistah
ise Usase b. Abbad b. Muttalib'ti. Ümmü Mistah kendi çarşafına basınca:
"Mistah
kahrolsun" dedi. Ben de: "Ne diyorsun? Bedir/de savaşan birine mi
sövüyorsun?" deyince: "Onun ne söylediğini duymadın mı?" diye
cevap verdi. Ben de: "Ne dedi?" diye sorunca iftirada bulunanların ne
söylediklerini aktardı. Bunun üzerine hastalığım daha da arttı. Eve döndüğüm
zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Nasılsın?"
diye sorunca: "Bana izin ver de anneme babama gideyim" dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana izin verdi ve annemle babamın
yanına geldim. işin aslını onlardan öğrenmek istiyordum. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bana izin verince anne ve babanın yanına geldim ve anneme:
"Eyanne! insanlar hakkımda ne konuşuyor?" diye sorunca, annem:
"Sakin ol ey kızım! Valiahi güzelolmamasına rağmen kendisini seven bir
erkeğin nikahı altında olan ve kumaları da bulunan bir kadın hakkında dedikodu
yapılmaması pek az bir durumdur" dedi. Ben de: "Sübhanallah!
Gerçekten de insanlar böyle mi konuşuyorlar ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in bundan haberi var mı?" diye sorunca, annem: "Evet"
dedi. Gece boyunca ağladım ve sabaha kadar ne gözyaşım dindi, ne de gözlerime
uyku girdi. Sabaha kadar hep ağladım. Hatta annem ve babam ağlamaktan ciğerlerimin
parçalanmasından endişe ettiler.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e vahiy gelmeyince ailesinden (benden) ayrılma olayını
istişare etmek için, Ali b. Ebi nlib'i ve Usame b. Zeyd' i çağırdı. Usame b.
Zeyd Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ailesinin beraatini bildiğini
ve onlara karşı sevgisini ima ederek: "Biz ailen hakkında ancak hayırlı
şeyler biliriz" dedi. Hz. Ali ise: "Ey Allah'ın Resulü! Allah seni
darda bırakmaz. Onun gibi kadınlar da çoktur. Cariyeye -Berıre'ye- sor o sana
doğru olanı söyler" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Berire'yi çağırıp: "Ey Berıre! Hz. Aişe'den şüphe edeceğin bir şey gördün
mü?" diye sorunca, Berıre: "Seni hak olarak gönderene yemin olsun ki!
Onda ayıplanacak hiç bir şey görmedim. Ancak onun yaşı küçük olduğu için
ailesine hamur yaparken uyurdu ve evcil hayvanlar hamurundan yerdi" dedi.
O gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minbere çıkıp Allah'a layıkıyla
hamd ve sena ettikten sonra: "Derim ki! Ailemden dolayı bana eziyet eden
kişiye -Abdullah b. Ubey b. SelUl'e- kim haddini bildirecek? ValIahi! Ben ailem
hakkında hayırdan başka bir şey bilmem. O ailemin yanına ancak benimle beraber
girerdi" dedi.
Bunun üzerine Sa'd b.
Muaz el-Ensari kalktı ve: "Ey Allah'ın Resulü! Ben sana bu konuda yardım
ederim. Eğer o Evs kabilesinden ise onun boynunu vururuz. Eğer Hazrec'li
kardeşlerimizden ise, bize ne emredersen onu yaparız" dedi. Sonra
Hazrec'in efendisi olan -bu kişi daha önce salih biri idi, ancak Cahiliye
taassubu onu kapladı- Sa'd b. Ubade kalktı ve Sa'd b. Muaz'a: "Ey Sa'd b.
Muaz! Valiahi onu öldürmeyeceksin. Onu öldürmeye gücün de yetmez" dedi.
Useyd b. Hudayr -ki bu, Sa'd b. Muaz'ın amcası çocuğudur- kalktı ve Sa'd b.
Ubade'ye:
"Yalan söyledin!
Valiahi onu öldürecektir. Sen münafıksın ve münafıklar için mücadele
ediyorsun" dedi. Böylece Evs ve Hazrec kabileleri birbirine düştü. Hatta
birbirlerine vurmaya kalkıştılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de
minberinde duruyordu ve onları sakinleştirmek için uğraşıyordu. Onlar susunca
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de sustu. Sonra, be'n anne babamın
evindeyken yanıma geldi. O oturmuş ben de ağlıyorken Ensar'dan bir kadın yanıma
girmek için izin istedi. -Hadis devam ediyor-
Tuhfe: 16126
8882'de tahrici
geçmişti.